üye ol Şifre Hatırlat
Twitter daha mı özgür olacak?
Twitter daha mı özgür olacak?
Üniversite öğrencilerini zehirleyeceklerdi
Üniversite öğrencilerini zehirleyeceklerdi
Kız öğrenciler çıldırdı
Kız öğrenciler çıldırdı
Açlık sınırı 6 BİN LİRA
Açlık sınırı 6 BİN LİRA
takvim 29.12.2016 Perşembe 19:24
kategoriler Kültür ve Sanat
okuma sayısı Bu Habere 0 Yorum Yapıldı
facebook twitter
Hasan Kalkan ın Kalkan ile Kapıtaş ın arası türküsünün anatomisi 2
yazı küçükyazı büyük

Hasan Kalkan ın Kalkan ile Kapıtaş ın arası türküsünün anatomisi 2


Hasan Kalkan’ın “Kalkan ile Kapıtaş' ın arası” türküsünün anatomisi - 2

 

Kalkan ile kapı taşın arası

Yol mu bulamadı dağlar arası

Halil'im düşmüş de elde çapası

 

Halil'im Halil'im garip Halil'im

Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

 

Halil'ime kement bağlayamadım

Halil'im düşmüş de toplayamadım

Her yanları ganlı paklayamadım

 

Halil'im Halil'im garip Halil'im

Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

 

Adı taş üstüne yazılı galdı

Curası duvarda asılı galdı

Hörüsü ardında yasılı galdı

 

Halil'im Halil'im garip Halil'im

Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

 

Türkünün ezgisi tam bir ağıttır. Sözlerle ezgi birbirini tamamlamaktadır. Ezgi de sözler de sadedir., içtendir. Hasan Kalkan hocamızın ifadesine göre türkü ilkönce iki kıta olarak düşünülmüş, üçüncü kıta sonradan gene kendisi tarafından eklenmiştir. Fakat metinde bu ekleme aslı ile aynı özellikleri taşımakta olup ekleme olduğu fark edilmemektedir.

   Anadolu bir yas ülkesidir. Kimi savaşa gider dönmez , kimi gurbete . Her ikisinde de geride gözü yaşlı analar , bacılar, yavuklular kalır. Gidip de dönmeyenlere bir ömür yanar ve bu yangını ezgiye söze dökerler. İçerideki yangın ancak sanatın sepelediği suyla hafifler. Söner mi? Sönmez elbette. Ama paylaşılır. Türkü olup da tüm ülkeyi dört döner.

   Peki ağıtlar niçin dilden dile, telden tele ulanıp çoğalır? Birlikte ağlayıp birlikte düşünüp birlikte  oynamak millet olmanın ilk şartıdır da ondan. Bir çeşit acıyı ve sevinci bölüşmek yani.

    Halil kaputaş'taki yol inşaatında yardan uçup ölen delikanlı.Anası insanla doğa arasındaki mücadelede kaybeden oğluna ağlıyor. Daha öteleri bilmem de Silifke'den İzmir'e kadar bu kıyılarda dağlar yol vermez. Kıyılar ya   bataklıktır, ya da dimdik dağdır, kayadır. Geçmek için Ferhat gibi dağları delmek, kanyonlara koyaklara köprüler atmak gerekir. Bu kaputaş da bir kanyonun ağzındadır. Yolu aşağıdan geçirseniz deniz yalayıp bozar. Daha yukarıdan geçirseniz sıfırdan o kadar yukarı çıkmak belalı bir iş. Onun için karayolları kanyonun içindeki faleze bir köprü kurup karşıya geçirmek istemiş yolu. Ama bu arada 2kişide acı biçimde ölmüş.

    Bu yalıyar kısmında çalışmak apartman inşaatında çalışmak gibi belalı bir iştir. Ayak basacak bir yer yoktur. Kazmayla, kürekle, varyozla çalışmak için keçi gibi olmak lazım. O zamanlar iş güvenliğini bilen, başına baret takan , beline halat bağlayıp yardan uçmayı önleyen mi var? Her şey tabana kuvvet , pazuya kuvvet. Makina dersen emen hiç yok. İşte Halil böyle bir ortamda çalışıyor. Çalışıyor ve genç yaşta yardan düşüp ölüyor.

    Vaka gerçekten acıklıdır. Ve Anadolu'da böyle binlerce acıklı olay olmuş, herbirinin üstüne türküler yakılmıştır. Geyik avında yaşamını yitiren mi ararsınız? Tam muradıma erdim derken sele karışıp giden mi? Eşi  İstanbul'a gidip dönmeyen  ve vereme yakalanan mı isterseniz? Yoksa uzun beklemelerden sonra elde ettiği biricik yavrusuna kurda kuşa kaptıran mı? 

    Vakayı acıklı kılan asıl şey, ölenin genç olmasıdır. Ve çocuk ne kadar çok olursa olsun anası hepsine ayrı yanar. Bu türkünün sözlerinde bir ananın yürek yangını, başka yürekleri de tutuşturmaktadır.

    Şimdi de metne kıta kıta, dize dize sözcük sözcük yakında bakacağız.

 Kalkan ile Kapıtaş'ın arası

 Yol mu bulamadı dağlar arası

 Halil'im düşmüş de elde çapası

 

Halil'im Halil'im garip Halil'im

Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im

  

Türkü bir yer işareti ile başlıyor. Olayın olduğu yer bir dize ile işaretleniyor: Olay Antalya Kaş ilçesinde bulunan Kalkan kasabası kapıtaş yöresinde oluyor.

   Türküler oluştukları yöreye sıkı sıkıya bağlıdır. Bunun da yörenin adını metin içinde belirterek gösterirler. Bazen bu işaret kavuştak dizelerinde bile tekrarlanır durur. Ama çoğu zamam türkünün hemen ilk sözlerinde karşımıza çıkar. '' Edremit'in gelini'' , '' Antalya'nın Mor Üzümü'', '' Biter Biter de Kırşehir'in Gülleri Biter'' , '' Emirdağı Birbirine Ulalı,'' '' Ordu'nun Dereleri,'' ''Erzurum Çarşı Pazar,'' ''Urfa'nın Etrafı....''

    İkinci dizede '' Yol mu bulamadı dağlar arası?'' deniyor. Dilimizin sözdizimi özellikleri bütün ayrıntılarıyla saptanmış değildir. Bir durum bir bilim adamı tarafından saptandıysa bile o bilginin herkes tarafından kabul edilip yaygınlaşması  için belli bir sürenin geçmesi gerekir. Dilimizdeki soru cümlesi , soru zarfı ve soru edatlarının işlevi sadece bir soruya cevap almak değildir. Abartma , hayret , alay, inanmama ...gibi duygu değeri olan cümlelerde kurulur. Bu dizede ise Halil'in anası kanyonun ağzından binbir zahmetle yol geçirmeye çalışıp oğlunun ölümüne neden olanlara sitem etmek istiyor ve diyor ki , ''Başka yol geçirecek yer bulamadınız mı da o uçurumdan yol açmaya kalktınız. Bu arada Halil'im ölümüne neden oldunuz.''

Hazırlayan:

Hüseyin Deniz

Edebiyat öğretmeni

yorum yaz
Akyazı Gündem Haberleri GÜNDEM BAŞLIKLARI
Twitter daha mı özgür olacak?
Twitter daha mı özgür olacak?
Üniversite öğrencilerini zehirleyeceklerdi
Üniversite öğrencilerini zehirleyeceklerdi
DÖVİZ BİLGİLERİ
Dolar Alış
Euro Alış
Dolar Satış
Euro Satış
YAZARLAR
Akyazı YazarlarıAkyazı Yazarları
Akyazı Anketleri
Anket
KAŞ BELEDİYE BAŞKANI MUTLU ULUTAŞI BAŞARILI BULUYORMUSUNUZ ? (05/10/2019)
  • EVET (67)
  • HAYIR (46)
  • Akyazı Ziyaret Edenler
    Online Ziyaretci