1-Fulya hanım sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? 

Almanya’da doğdum, büyüdüm ve temel eğitimimi de Almanya'da aldım. Farklı ülkelerde ilk olarak dil öğrenmek amacıyla  bulundum. Stajlarımı Avrupa ülkelerinde yaptım. Amerika'da liseyi bitirdim ve turizmde Event Organization’da okudum. Hollanda'da pazarlama ve uluslararası pazarlama üzerine Master yaptım. Son 10 yıldır Türkiye, Almanya ve Hollanda arasında ticaret yapıyorum. Ticari faaliyetlerimiz özellikle tarım sektöründe gerçekleşiyor. Uzun yıllardır uluslararası alanda ticaret yaptım ve son projelerim Çin’deydi. Orada daha çok gıda işi yapıyordum. 

2-Siyasete nasıl girdiniz? 

Geçen sene İyi Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Meral Akşener’le tanıştığımda kendisi projesini anlattı. Henüz parti kurulmamıştı. Bana yurtdışına giden ve çalışan insanları tekrar ülkeye kazandırmak istediğini, bunun olabileceğine inandığını ve bu ülkeye sahip çıkıp parlamenter sisteme dönerek, genç nesle bunu emanet etmek istediğini anlattı. Bununla ilgili bir geleceğin olmasını istediğini söyledi. Katılmamı rica etti. Ben siyasetten anlamadığımı söyledim. Kendisi de bundan dolayı  beni istediğini söyledi. Bana “Siyasetten uzak, daha temiz, bunları bilmeyen, ama bize katkıda bulunacak insanlarla yola çıkmak istiyorum. Genç neslin katılmasını istiyorum” dedi. Ticaretin ve yurtdışındaki ticaretin daha geniş çaplı düşünülmesini istediğini söyledi. Ben de bunun üzerine düşündüm ve olabileceğine inandım. Bütün cesaretimi topladım. İşlerimi bıraktım. İlk olarak Bursa'da parti kurulması çalışmasında bulundum. Henüz parti kurulmamıştı. Kurucularla birlikte üç gün boyunca aralıksız İyi Parti'nin kurulması için çalıştık. Sonrasında Ankara'da parti kuruldu. O dönemler insanlar çok tedirgindi. Çünkü ne olacağı bilinmiyordu. Kurucular dahi “acaba işimizi kaybedecek miyiz” diye tedirginlik duyuyorlardı. Yine de “ne olursa olsun biz bunu yapmalıyız” dediler ve imzaları attık. Çok ciddi katılımla olağanüstü kurultay yaşandı. Orada Genel İdare Kurulu’na seçildim.  

3-İyi Parti’ye tepkiler, ilk izlenimler, vatandaşın yaklaşımı nasıldı? 

1 Nisan’dan sonra GİK üyesi olarak Bitlis Ahlat'ta yolumuza başladık. Sürekli seyahatlerde bulunuyorduk. Genelde tepkiler çok güzeldi. Doğuda insanlar bir umut ışığı arıyor. İlk başta bazı insanlar tedirgindiler. Daha Teşkilat kurulmadığı için organizasyonda karışıklıklar vardı. Gittikçe çoğaldığımızı gördük. İnsanların bizi aradığını, ihtiyaç duyduklarını hissettik. Halkta o isteği gördük. Zaten bunu baz alarak yola devam ettik. Daha da çok mutlu olduk. Daha da çok büyüdük. Bu süre içerisinde yurtdışında insanlarımızla tanıştık ve teşkilatlar kurduk, taleplerini aldık, raporlar tuttuk, toplantılar yaptık. Avrupa ile başlayıp tüm dünyaya ulaşmaya çalıştık. Ayrıca direk Meral Akşener'e bağlı olan birimde hem yurtdışı hem de yurt içindeki en önemli konunun sandık olduğunu ve sahip çıkılması gerektiğini konuştuk. Biz ne yaparsak yapalım sandığa sahip çıkılmadıkça hiçbirinin bir işe yaramayacağını konuştuk. Bunun üzerine çok güzel çalışmalar yapıldı. Başka partilerin uygulamadığı ciddi çalışmalar yapıldı. Ani seçime uğradık.  Bu yüzden yurtdışında çok teşkilatlanma kuramadık. Ancak orada görüştüğümüz gönüllülerle seçim çalışmalarına karar verdik. Seçim görevlileri, sandık görevlileri, müşahitler gibi koordinasyonları sağlamaya çalıştık. Sonrasında da Antalya'ya geldim ve milletvekili aday adayı oldum. Akabinde dördüncü sırada milletvekili adayı gösterildim. İnşallah da milletvekili seçileceğim. 

4-Siyaset iş hayatınızı etkiledi mi, ticari faaliyetleriniz nasıl devam edecek? 

Kalbimde zaten hep Türkiye vardı. Gurbetçi olarak hep Türkiye hasretiyle büyüdüm. Buraya dair çok güçlü bir bağ hissediyorum. Benim burada olduğumu tüm bedenim ve kalbimle yaşıyorum. Çocukluğumdan beri her tatilde Türkiye’deydik. 14 yaşına kadar başka ülke bilmezdim. Sadece Türkiye'ye gelirdik. Hafta sonlarında, 3-4 günlük tatillerde bile Türkiye'ye gelirdik. Sonra da Türkiye'ye taşındım. Buradaki aile şirketlerimizde yer aldım. Ancak hiçbir zaman Almanya’daki işleri bırakmadım. Bu yüzden Almanya ve Türkiye arasında sürekli gittim geldim. Türkiye'de daha çok tarım işine odaklandım. Türkiye'de tarım işini yaparken Hollanda'da uygulanan bir sistem vardı. Biz bu sistemi Türkiye'ye uygulamak istedik. Bir meyvenin mutasyona uğramaması için, daha sağlıklı olması için bir proje. Türkiye'de bunu uygulamakta çok ciddi bir şekilde zorlandık. Hiçbir şekilde destek ve ciddilik göremedik. Ve bu sektörün sorunlu olduğunu gördük. İnsanların eğitimleri çok kısıtlı, buradaki ekibin eğitimi için yurt dışından uzman getirmelerini rica ettik. Hatta burada ziraat mühendisi olarak yeni mezun olan gençleri Hollanda'da eğitim görmeleri için Hollanda'ya gönderdik. Oradan verim alıp bunu Türkiye'ye uygulamamız lazım dedik. Türkiye'nin hiçbir eksiği yok. Türkiye aslında çok güçlü bir ülke fakat çok yanlış yönetiliyor. Doğru yönetimle beraber çok daha başarılı olabilecek bir ülke. 

5-Daha önce hiç siyaset yapmadınız ve neden İyi Parti’de siyaseti tercih ettiniz? 

Ben bu zamana kadar siyasetle hiç yakından ilgilenmedim. Türkiye hasretiyle yaşadım hep. Ve kalkıp buraya taşındım. Ancak Türkiye'nin gidişatının iyi olmadığını ve umutsuzluğa doğru gittiğini gördüm. Türkiye'de geleceğimi göremedim. Umutsuzluğa kapıldım. Her yerde her şeyde umutsuzluk yaşanıyordu. Milletimizin arasında umutsuzluk vardı. Çaresizlik görünüyordu. Arkadaşlar ve dostlar arasında hep konuşurduk. Yıllardır bitmeyen büyük bir kriz, basın özgürlüğünün olmayışı ve daha  birçok konuda iyiye doğru gideceğimize daha da kötüye doğru gittik. İnsanlar mutsuzdu. Kardeşim de benim gibi Türkiye hayranı. Kendisi Londra'da yaşıyor. Her Türkiye'ye geldiğinde “Sanki Türkiye'nin üzerinde karabulut var, sanki insanlar hep mutsuz” diyordu.  Ona “Türkiye'de insanlar nasıl mutlu olabilir ki? Türkiye'de özgürlük yok, Türkiye'de önünü göremiyorsun” dedim. Bunu şahsi, özel, ticari alanlarda yaşıyordum. Geçen sene bir aracı üzerine Meral Akşener beni evine davet etti. Kendisiyle tanıştım. Ben bu sırada Çin'den yeni dönmüştüm. Aklımda ticari sorunlar varken babamın ricası üzerine kendisiyle tanışmaya gittim. O kadar doğal bir kadın ki, o kadar içten, o kadar anaç, arkadaş, abla, anne… İlk tanışmada gönlümü çok güzel kazandı. Ben bunu herkesin bilmesini çok istiyorum. Çünkü bu sadece siyaset olmamalı. Bir insanın öncelikle insan olması gerekiyor. Benim hayatım, düzenim belliydi. Karşıma başka bir siyasi çıksaydı bunu yapmayabilirdim. Çünkü bu çok ciddi bir karar. Artık milletinizin insanı oluyorsunuz. Özel hayat kalmıyor. Bunu yapmadan önce iyice tartmak lazım, çok ciddi bir hayat değişimi ve ben ilk başta çok zorlandım. Bunu da söylemek lazım. Meral hanımın o insanlığını gördüm. Başkası olsa yapmayabilirdim. Dünya çapında siyasette dürüstlüğün olmadığını, siyasetin kirli olduğunu söyleriz. Ama Meral hanım insan gibi insan, dürüst, doğal. Ondaki cesareti gördüm. Cesaret çok önemli bir şey. Bana o umudu aşıladı. Ufacık bir katkımız olursa ne mutlu bize. 

6-İyi Parti’nin çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz, nasıl bir fark yaratacaksınız? 

Milletimize her zaman yakınız ve yakın olacağız. Maalesef görüyorsunuz medyada hiçbir şekilde yer alamıyoruz. Çok ciddi bir ambargo uygulanıyor. Sizin ilk önce insanımıza kim olduğunuzu anlatmanız gerekiyor fakat bu kadar büyük bir ülkede nasıl mümkün olur? Ancak medya aracılığıyla olması gerekiyor. Biz aylardır il il, ilçe ilçe geziyoruz. Ben Meral Akşener’le birlikte iki gece üst üste aynı yatakta uyumadığımı biliyorum. Ben Türkiye'yi iyi tanıdığımı iyi bildiğimi söylerdim. Ama bu seyahatten sonra çok daha iyi tanıdım. Bu gezilerden sonra insanların açlığını gördüm. Çok üzüldüm. Bu sayede insanla temasta oluyorsunuz, eksikleri görüyorsunuz. İl il, ilçe ilçe gezerken günde 250 tane dükkana gidiyoruz, herkesle tek tek el sıkışıyoruz. Kendimizi tanıtıyoruz. Meral Akşener'i tanıtıyoruz, partiyi tanıtıyoruz. Neden işlerinin kötü olduğunu soruyoruz. Ekonominin kötü olmasından dolayı olduğunu, alım-satım gücünün düşük olduğunu söylüyorlar. Böylece eksikleri tek tek yerinde görüyoruz. Ben siyaset nedir bilmiyordum. Televizyonda birkaç adamın konuştuğunu uzaktan takip ediyordum. Ama aslında bu değil. Biz halk olarak birilerine karar veriyoruz. Onlar bizler için çalışacak insanlar. Buna çok doğru karar vermek gerekiyor. Bizim çalışmalarımız insanımıza yakın olmak, il il gezmek, kendimizi tanıtmak. Biz Parti programında genel bir şablon oluşturduk. Gezi programımızı, parlamenter sisteme dönüş hedefimizi, insan haklarını, hayvan haklarını koruyucu politikalarımızı, Avrupa'ya yakınlığımızı ve bu tarzdaki konularımızı oluşturduk. Detayları çarşamba günü açıklayacağız. 

7-Antalya’daki seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor, listede önemli isimler var? 

Ben Antalya'dan önce daha çok Genel Merkez’le çalışıyordum. Eski bakanlar, eski büyükelçi, eski ve şu anda olan milletvekilleri gibi isimlerle birarada çalışıyordum. Antalya'ya milletvekili aday adaylığımı açıkladıktan sonra geldim. Genel Merkez’deki bütün işlerimi başka arkadaşlarıma devrettim. Artık Antalya’yı ön planda tutmam lazım dedim. Burada ilk sırada kurucu üyelerimizden Feridun Bahşi bey var. Kendisi çok tecrübeli bir siyaset adamı. İkinci  sırada Hasan Subaşı. Bizim eski belediye başkanımız. Üçüncü sırada Manavgat'tan Tuğba hanım var. Kendisi göz doktoru, çok medeni, çok kültürlü, yurtdışında okumuş, bu ülkeye sahip çıkmak konusunda çok istekli bir hanımefendi. Ben kendisiyle yeni tanıştım ancak çok iyi seçmişler, helal olsun dedim. Dördüncü sırada ben varım. Burası turizm merkezi ve ben turizm okudum. Benim şansım burada bu. Aynı zamanda tarım işi yaptım. Buranın ana işlerinden bir tanesi tarım. Ayrıca buraya çok yurt dışından gelen insanlar var ve ben yurt dışından geldim. Onlara da hitap etmek lazım. Aramızda çok önemli isimler var ve ben hiçbirinin arasında ayırım yapamıyorum. Biz bir çalışma konsepti oluşturmak zorundayız ve kendi aramızda ayrım yapmıyoruz. Şöyle bir bakıyorum, herkes Türkiye'yi düşünerek buraya gelmiş. Ciddi anlamda ideolojik bir yaklaşım var burada. Bunun son köprü olduğunu, son çıkış noktası olduğunu herkes gayet farkında. Bunun için de insanlar kendi hayatlarında bir takım fedakârlıklar ediyor. İşlerini riske sokuyor. Bu hareket cesurların hareketi. Bunu gerçekten böyle görmek lazım. Dışarıda çok ciddi baskı var. Kurucu üyelerden mali konularda bir takım insanlar atılmış ve kurucu üye olduklarında çok ciddi tepkiler alınmış bu ülkede.  Buradaki adaylar olsun, mesela Nizamettin Sağır bey çok tecrübeli ve hepimizi bir arada tutup Antalya’ya kendimizi tanıtmak için elinden geleni yapıyor. Şu anda seçim baskınına yakalandığımız için acil organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Vaktimiz çok sınırlı. Yeni bir marka üretmekten yola çıkalım mesela. Bunun logosu var, metini var, resimleri var, ambalajları var, reklamları var, basını var, kendi ekibiniz var, seçim ofisleri var. Şuanda işler biranda üzerimize düştü ama zaten zor olacağını biliyorduk. Yapacağız. Şuan dışarıda İyi Parti’ye ait bir şey göremezsiniz. Basılacak şeyler var. En basiti broşür var. Gideceğiniz yere götürmeniz gereken şeyler bunlar. Biz her gün ilçe ofislerimizde adaylarımızla bir araya geliyoruz ve adaylarımız arasında sıra olarak bir ayrım yapmıyoruz. 16 adayımız var. 16 adayımız da değerli. 16 adayımızı tanıtacağız. Çünkü bizim davamız şu anda Türkiye ve İyi Parti'yi bir şekilde meclise taşımak. Meral Akşener'i Cumhurbaşkanı yapmak. Bunun için de 16 aday canı gönülden çalışıyor.  İlle beraber ildeki ekiplerle beraber dinamik bir şekilde çalışıyorlar.  Çok harika çok dinamik bir ekipleri var. Ben çok tebrik ediyorum. İnanılmaz keyif veriyor bir kere. Ve insanlar yakınlar. Bu çok önemli bir şey. 

8-İYİ Parti’nin Antalya için olan misyonu nedir? Sizin bu misyondaki göreviniz nedir? 

Antalya'daki ana misyon turizmin kalkındırılması. Turizme bağlı olan başta tarım olmak üzere onlarca sektör var. Hepsi birbiriyle bağlı. Bana göre Antalya'ya şehir tanıtımları yapılması gerekiyor. Sırf Türkiye tanıtımı değil şehir tanıtımı. Ben dünyanın her kıtasına gittim. Sadece gidip gezmek de değil, çoğu yerde çalıştım. Çoğu yerde aylarca okudum yada staj gördüm. Antalya o kadar değerli bir yer ki. Antalya dünyanın sayılı turizm şehirlerinden biri olmalı. Mesela Los Angeles'a bakıyorum. Burası Los Angeles'ın mini versiyonu. Orada deniz yok. Bizim tertemiz denizimiz var, farklı kıyılarımız var. İnsanlar şehrin göbeğinde yüzebiliyor. Buradaki değerler hiçbir yerde yok. Buraya çok fazla şey yapılması gerekiyor. Burada yaşayanlar da bu değerlerin tam farkında değiller. Örneğin kruvaziyer turizm çok önemli mesela ve bu konuda uzun yıllara dayanan planlı programlı projeler var. İki üç sene önceden insanlar gemi turizmi ile ilgili rezervasyonlar yaparlar. Mesela bunu mutlaka kontrol altında tutmak lazım. Çünkü kıyılarımız temiz kalmalı.  O gemi turizmi ile gelen turistler gün içerisinde esnafa para bırakacak. Esnaf bundan faydalanacak. Esnafın da bir şekilde canlanması gerekiyor. 

 

9-Seçim dönemine kısa bir süre kaldı. Halktan aldığınız tepkiler ne yönde? Seçim sonuçları için öngörünüz nedir? 

Halktan aldığımız tepkiler bizi çok güzel motive ediyor. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin iki üç çeşit insanımız var. Birincisi sizi heyecanla karşılayan kitle, “sonunda geldiniz, biz sizi destekliyoruz” diyen bir kitle var. İkinci kitle korkan kitle, yanınıza gelip sessizce “biz Meral hanıma vereceğiz” diyen kitle. Baktığımız zaman bu kadar kısa süre içerisinde İyi Parti’nin bu kadar büyümesi çok ciddi bir kitleyle mümkün. Üçüncüsü ise Türkiye'de hiçbir şekilde sağa sola bakmayan, bulundukları yere kilitlenmiş, sadık olduklarını düşünen, sadece önlerine bakan bir kitle.