Sinan Kadılar Gündemi değerlendiriyor

'Hain'!

'İhanet.. Oy hırsızı.. Siyasi hokkabaz..'! gibi kelimeler halk arasında, 'biz-bize' toplantılarda, cami avlularında, kahve ve meyhane muhabbetlerinde yerli yersiz kullanılır da gündemlerde pek konu etmeyiz. Ama bu sözler bir partinin ilçe başkanının resmi basın açıklamasında geçiyorsa üzerinde konuşuruz.

Bilindiği gibi CHP'li bir Belediye Meclis Üyesi grubundan ayrılıp iktidar gurubuna katıldı. Bu 'transfer' üzerine CHP Kaş İlçe Başkanı'nın yaptığı resmi açıklamanın düzeyi ise siyasi üslubumuzun hala emeklemekte olduğunu yeniden ortaya koydu. Siyasi temsil konumunda olan birinin önemli olaylarda söyleyecekleri düzeyli, açıklayıcı ve yol gösterici olmalıdır. CHP Kaş İlçe Başkanı'nın üslubu, konumuna ve CHP'nin etik iddialarına yakışmamıştır.

Parti değiştiren ‘hain’ ise, ‘hain’i partisine kabul eden karşı tarafın durumu ne olur?

Şubat 2014 tarihinde, Kalkan'da MHP’nin tek meclis üyesi CHP'li iktidar grubuna transfer olmuş, rozeti, törenle o zamanki CHP İl Başkanı Devrim Kök takmıştı. Şimdiki İlçe Başkanı'nın o zaman basın danışmanlığını yaptığı ve halen CHP Kaş İlçesi’nde kongre delegesi pozisyonunda bulunan eski Belediye Başkanı Karakurt da o toplantıda hazır bulunmuştu.

Bir fark var mı? İki örnek transfer var. Birinde alıyor, diğerinde veriyoruz.

Sizce, İlçe Başkanı bu açıklamasını ilerleyen günlerde yayından kaldırır mı? İddiaya girsek, kim kazanır? Örnek var; Geçmişte kendisi tarafından yapılmış açıklamaların yer aldığı, internet sayfaları yayından kaldırılmış durumda. Görünüşe göre, eski açıklamaların yayında tutulması uygun görülmemiş.

Bu bir tesadüf mü? Yoksa, dün söylediklerimizle bugünkü söylediklerimiz aynı değil mi? Ortada en azından bir 'dün-dündür, bugün-bugündür...' durumu varmış gibi görünüyor. Kendinden gidince 'hain', sana katılınca baş tacı! Bu kabul edilebilir bir mantık mı?

Muhalefet, tüm stratejisini Meclis'teki sayısal üstünlüğü üzerine kurmuştu. (Daha önce -1 Yıl önce- muhalefetin tavrını eleştirerek, bu tavrın, siyasete sakıncalı bir alışkanlık getirebileceği uyarısında bulunmuştuk.) Ve karşılığında İktidardan beklenen hamle geldi. Siyasetin sayısal oyunlarında, sırası gelince İktidar da kendi hamlesini yaptı. Biz de matematik biliyoruz dediler ve denklemdeki rakamların yerini değiştirdiler.

İlçe Başkanı açıklamasında, istifa eden Meclis Üyesi'ni seçen oyların adayın kendi oyları olmadığını, oyların rozete verildiğini söylerken itirafta bulunuyor bir bakıma. Öyle ya! Bu durumda, zaten meclis üyelerinin partinin emir erleri olduğunu kabul etmeliyiz! Onların ne seçimlerde alınan oylara bir katkıları vardır, ne de siyasette söz ve tercih hakları! Bu anlayışa göre, neredeyse her meclis üyesinin ilçe başkanlarına siyasi vekalet vermeleri gerekir!

Diyor ki; CHP’li Meclis Üyeleri Ayrılırlarsa meclis üyeliğinden de istifa etmelidir ki yerine başka bir CHP’li yerleştirilsin! Böyle bir teamül var da bizim mi haberimiz yok? Meclis Üyesi’nin iradesi partinin ipoteği altında mı? Ülkemiz, partilerinden ayrılın milletvekillerinin aynı dönem içinde yeni partiler kurduklarına bile defalarca tanık oldu. Bunların hepsi 'ihanet' mi etmişlerdi?

Araya bir not düşelim. Her ne kadar bu 'transfer' olayları ülkemizin kanıksanmış bir gerçeği olsa da, siyaset etiği açısından sorunludur. Kaş'ta partisinden ayrılan kişinin bağımsız olarak devam etmesi daha şık olurdu.

Diyelim İlçe Başkanı haklı! Halk O’nu seçmedi Parti’yi seçti. Peki, istifa eden meclis üyesini aday olarak halkın karşısına koyan kim? Neden bu nitelikte bir siyasi kimlik tercih edildi? Bu listenin içinde yer almasının sorumluluğunda kimsenin payı yok mu?

CHP’nin son yerel seçimde Karakurt'u belediye başkan adayı göstermesi, parti üyelerinin eğilimlerinin, parti içi demokrasinin dikkate alınmadığının açık bir örneği olmamış mıydı? Eğilim yoklamasındaki sonuçlarda sonuncu sıralardaki bu aday adayı ‘duygusal’ bir emrivaki ile parti tabanı ve seçmene dayatıldı. Görünüşe göre aynı misyon devam ettiriliyor. Yönetime gelene kadar parti içi demokrasiyi savunup, Ankara'nın havasını biraz soluduktan sonra kemâle ermenin açık bir sonucudur bu.

Bu transfer ne ilk idi, ne son olacaktır. Başka gidenler olacaktır, dönenler olur, dönenler yeniden gider. Ta ki, siyaset etiği bağlayıcı olana kadar.

Hem ayrılan meclis üyesinden, hem de ilgili partilerden kamuoyunu bilgilendirilmesini beklemek hakkımızdır.  Bizi aydınlatırlarsa memnun oluruz.